Diyarbakır / Çınar Kaymakamının İlçe Müftüsüne uyguladığı mobbingi, baskıyı ve aralarında yaşanan sorunları duyunca kulaklarımıza inanamadık. Sendikamıza ulaşan iddialar doğruysa, tam bir skandal! İlçe Müftümüzün yaşadığı kâbus, baskı ve mobbing tüylerimizi diken diken etti.
Sendika Genel Merkezimize gelen ihbarlar, tarafımızca araştırılarak değerlendirilmiş, iddia edilen hususların vuku bulduğuna kanaat getirilerek, sorumluların soruşturulması ve gerçeğin tespitiyle kamu menfaatinin sağlanması için ihbar ve şikayette bulunmak zarureti hasıl olmuştur.
Şöyle ki:
CUMA NAMAZINDAN ÇIK, KAYMAKAMI KARŞILA!
İddialara göre Cuma namazı için camiye gelen Kaymakam, korumalarına ‘Müftüyü arayın, dışarı çıksın beni karşılasın’ talimatı veriyor. Her Cuma yaşanan bu protokol o denli hale geliyor ki ilçe müftüsü sırf Kaymakamı karşılamak için aylardan beri Cuma günü vaaza çıkamıyor. Müftü protokol müdürü gibi hazır kıtada bekleyip, korumalardan gelecek telefonu bekliyor. Her Cuma namazında Kaymakamı karşılama ve uğurlama merasimi yerine getiriyor.
SABAH NAMAZI PROTOKOLÜ
Sabah namazı buluşmaları kapsamında aynen Cuma namazlarında olduğu gibi Müftü bey yine korumalar tarafından aranarak Kaymakamı cami dışında karşılaması talimatı veriliyor. Yine program sonrası cami çıkışında esas duruş ile Kaymakam uğurlanıyor.
DÖN! KAYMAKAM BEY ÇAĞIRIYOR
Kaymakam, Cumartesi günü sabah namazı buluşmasına zorla çocukları getirmelerini istiyor. Ancak ilçe merkezinde topluca yatılı kalan bir Kur’an kursu olmadığından sabah namazına çocuklar toplu halde götürülemiyor. Buna rağmen Müftü bey ve personeli hem çocuklarını hem de cemaatten bazılarının çocuklarını toplayıp camiye götürüyorlar. Kaymakam, bir gün sabah namazında yeteri kadar çocuk olmadığı için namazdan hemen sonra, camide cemaat olmasına rağmen, ‘çocuklar yoksa, ben de yokum’ diyerek namaz sonrasındaki sohbet ve ikramı beklemeden ayrılarak herkesin önünde hakaret ediyor. Ancak Müftü bey, her zamanki gibi o gün de onunla arabaya kadar eşlik ediyor ancak Kaymakam, burada da bir sürü fırça attıktan sonra vedalaşmadan ayrılıyor.
Aynı gün yeni evlenen kardeşini tebrik etmek ve hayırlı olsun demek için diğer akrabalarıyla birlikte Kocaköy’de imamlık yapan kardeşini ziyarete giden ilçe müftüsünü arayan Kaymakamın korumaları ‘Hocam, taziye var, acilen dön gel, Kaymakam bey çağırıyor’ diyor. Müftü bey ise, ‘bir hoca arkadaşımızı görevlendireyim, çünkü ben 100 km uzaklıktaki kardeşimin yanına yeni geldim. Bu durumda hemen dönersem ailem endişelenir’ diyor ama hazırlanan yemeği dahi yiyemeden 100 km tekrar geri dönüyor ve Kaymakama yetişiyor.
TAZİYE KRİZİ VE SORUŞTURMA
Ülkemizin yüz ölçümü açısından 7’nci büyük ilçesi olan Çınar’da Kaymakam yüzünden taziyeler adeta bir krize dönüşmüş durumda. İlçeye bağlı tüm köylerde vefat eden vatandaşlarımızın vefat haberinin aynı gün içinde Müftü bey tarafından Kaymakama iletilmesi isteniyor. Ayrıca Kaymakamın talimatıyla ilçe müftüsü taziyelere Kaymakamdan saatler öncesinden giderek, taziye evine girmeden kapıda Kaymakamı karşılaması gerekiyor. Müftü beyin olmadığı durumlarda, yerine görevlendirilen personeli asla kabul etmeyen Kaymakam taziye evinde Müftü beye söz hakkı vermiyor, vaazı Kaymakam yapıyor.
NİNESİNİN CENAZESİNE BİLE KATILMASINA TAHAMMÜL EDİLMİYOR
Ninesi ölen ilçe müftümüz, yerine vekil olarak vaiz kardeşimizi bırakıyor ve ninesinin cenazesine katılmak için yola çıkıyor. Yerine vekil olarak vaiz arkadaşımızı bırakıyor. Bir köyde yaşanan intihar olayını Müftü beye bir gün sonra iletebilen imam-hatip, ilçe müftüsü ve vekalete bakan vaiz hakkında soruşturma başlatılıyor. Soruşturma neticesinde vekalete bakan vaiz UYARMA cezası ile tecziye ediliyor. Müftü bey, ninesinin cenazesinden dönünce taziyeye gelenlerle hemhal olurken ilçedeki bir başka taziyeye Kaymakamdan 15 dakika sonra gecikmeli katılıyor. Kaymakam, Müftü beyin selamını almıyor. Fatiha’yı fahri bir imama okutuyor. Müftü bey taziye çıkışında Kaymakamı uğurlarken, Kaymakam müftü beye ‘Seninle görüşürüz’ diyor ve neticesinde Müftü bey hakkında ikinci soruşturma açılıyor. Ayrıca vekalete bakan vaiz hafta sonu önemli bir işinden dolayı, bilgi vermekle birlikte taziyeye katılamadığından onun da hakkında ikinci soruşturma açılıyor.
ÜÇÜNCÜ SORUŞTURMA AÇILIYOR
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın başkanlığında yapılan çevrim içi konferansa katılmak için il müftülüğüne giden Müftü beyi arayan Kaymakam korumaları, ‘Bugün gidilecek iki taziye var, katılmanız gerekiyor” diyor. Müftü bey kendisinin Başkan beyle çevrim içi toplantıda olduğunu, dolayısıyla katılamayacağını, vaizini göndereceğini” söylüyor. Ancak Müftü bey Kaymakama eşlik edemedi diye taziyeye katılmaktan vazgeçiliyor. Ertesi gün yani Çarşamba günü sabah saatlerinde müftüye haber veriliyor. ‘Saat 11.00’de taziyeye çıkın’ deniyor. Ancak o esnada il dışından Müftü beyin misafirleri geliyor. Müftü bey kaymakamın sekreterine misafirlerden dolayı taziyeye katılamayacağını kendisi yerine vaizini gönderiyor. Taziye yerine giden vaiz kapıda 2 saate yakın Kaymakamı bekliyor. Öğle ezanı okunduğu halde camiye gidemiyor. Kaymakam bey geldiğinde ‘müftü bey nerede’ diyor, onu karşılayan vaiz de, müftü beyin misafirlerinden dolayı katılamadığını söylüyor. Kaymakam bey Müftü bey hakkında üçüncü soruşturmayı açıyor.
DÖRDÜNCÜ SORUŞTURMA DA AÇILIYOR.
Ertesi gün yani Perşembe günü vaizi taziyeye gönderen ilçe müftümüzü makamına çağıran Kaymakam, Kaymakamlık binasında çalışan tüm amir ve personelin duyacağı şekilde Müftü beyi tekrar fırçalayarak adeta yerin dibine sokuyor. Kaymakamlık çalışanlarının önünde tahkir edilen Müftü bey, iki gün sonra yani Cumartesi günü, 100 km uzaklıktaki köyüne çocuklarını da alarak gidiyor. Tekrar Müftü beyi taziye için arayan korumalar, ‘sen mi katılacaksın yoksa vaizin mi katılacağını” söylüyor. Müftü bey de “vaizin katılacağını, kendisinin şu an yolda olduğunu” söylüyor. Ve vaiz katılıyor. Ancak köye yaklaştığında Kaymakam bey, “hemen dönsün gelsin diyor, aksi takdirde tekrar soruşturma açacak’ diyor ve maalesef dördüncü bir soruşturma açılıyor.
“RAPORU TANIMIYORUM, DÖN GEL GÖREVİNE”
Fizik tedavi gören ve dizlerindeki menisküs nedeniyle 18.09.2023 tarihinden itibaren 2 hafta hastalık raporu alan Müftü beyi arayan Kaymakamlık Yazı İşleri Müdürü “Hocam, Kaymakam bey, ‘o raporu tanımıyorum’ diyor, ‘hemen dönsün gelsin, yoksa tutanak tutar soruşturma açarım’ diyor” şeklinde konuşuyor. Ertesi gün Gaziler günü programından sonra vaizi odasına çağıran kaymakam “müftünü ara hemen görevine dönsün” diyor. Vaiz hocamız Müftü beyi arıyor ve Kaymakamın kendisini makamına çağırdığını söylüyor. Ancak Müftü bey raporlu olduğundan Kaymakam makamına gidemiyor. Bu durumda Kaymakam direktifiyle tutanak haline getiriliyor. Ayrıca Müftü bey halen raporlu olduğundan görev yapamıyor ve şu an her gün bu durum için tutanak tutulmaya devam ediliyor.
Çarşamba günü, ‘İki gün üst üste göreve gelmediği’ iddiasıyla Müftü bey hakkında tutanak tutturan Kaymakam, Müftü beyin raporunu tetkik için Diyarbakır’a gönderiyor. O güne kadar telefonla göreve çağıran Kaymakam, artık yazılı olarak müftü beyi göreve çağırmaya başlıyor. Nitekim Kaymakamın talimatıyla saat 08.00’de Müftü beyin kapısına dayanan Kaymakamlık görevlileri ‘Kaymakam bey raporunu incelemeye gönderdi, cevap gelene kadar görevine dön’ diyorlar. Müftü bey yazılı olarak cevap veriyor, Kaymakam da bundan sonra il müftümüzü arayarak müftünün görevine dönmesini sağlamasını talep ediyor. Ayrıca iki soruşturması devam eden Müftü beyin en geç saat 15.00’de ifade vermesi gerektiği söyleniyor. Böylece Müftü bey ve ailesi büyük bir mobbing ve baskıya maruz kalıyor.
Bu şekilde Müftü bey, iddialara göre Kaymakamın odasından fırça yemeden, tehdit edilmeden hiç çıkmamış. Aynı muamelenin benzerlerine maruz kalan ve bir çoğuna soruşturma açılan diğer kurum amirleri de dertli. İşin en acı tarafı da, diğer kurum amirlerinin Müftü beye ‘Hocam, bizim durum önemli değil ama bir hocaya, ilçe müftüsüne yapılan bu kabil hakaretler bize ağır geliyor’ ifadeleri olmuş.
SONUÇ NE Mİ OLDU?
Müftü bey aldığı raporun izne çevrilmemesi nedeniyle hala bekliyor ve yerine kimseyi vekil olarak bırakamadığı için de ilçe, müftüsüz kalıyor.
Mil-Diyanet Sen olarak her defasında ifade ettiğimiz gibi, Başkanlığımızın her kademesinde çalışan personelimizin yanındayız. Kaymakamın Müftü beye uyguladığı iddia edilen konuları hem CİMER’e hem de yargıya taşıyacağız. Hiç kimse konumunu ve makamını kullanarak din görevlilerimize ve müftülerimize karşı bu şekilde davranamaz ve biz buna asla müsaade etmeyeceğiz.
GÖREVE ÇAĞIRIYORUZ
Bu iddiaların araştırılması ve gereğinin yapılması için başta İçişleri Bakanlığımızı ve Diyanet İşleri Başkanlığımızı göreve çağırıyoruz.
Celaleddin GÜL
Genel Başkan